NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
الْمَرْوَزِيُّ
حَدَّثَنِي
عَلِيُّ بْنُ
الْحُسَيْنِ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ يَزِيدَ
النَّحْوِيِّ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ إِلَّا
تَنْفِرُوا
يُعَذِّبْكُمْ
عَذَابًا
أَلِيمًا وَ
مَا كَانَ
لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ
إِلَى
قَوْلِهِ
يَعْمَلُونَ
نَسَخَتْهَا
الْآيَةُ
الَّتِي
تَلِيهَا
وَمَا كَانَ
الْمُؤْمِنُونَ
لِيَنْفِرُوا
كَافَّةً
İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir
ki:
"Eğer topluca
(savaşa) çıkmazsanız, (Allah) size acı (bir şekilde) azab eder..."[Tevbe
39.] (âyet-i kerimesi) ile "Ne Medine halkının..."[Tevbe 120.]
âyetini “Yapacakları"[bk. Tevbe 121.] kelimesine kadar, bunları takibeden "Bütün
insanların, toptan savaşa çıkmaları doğru değildir...”[Tevbe 122.] (âyet-i
kerimesi) neshetmiştir.
İzah:
Sadece Ebû Dâvud
rivayet etmiştir.
Nefr: Müheyyic bir.
sebepten dolayı bir yerden bir yere fırlayıp çıkmaktır.[bk. Yazır, Hak Dini,
Kur'an Dili, IV, 2544.] Burada ise,
bu kelime toptan savaşa çıkmak
anlamında kullanılmıştır. Bu hadis-i şerifte Hz. Îbn Abbas'-ın, metinde
mealleri geçen Tevbe sûresinin 39. ayetiyle 120 ve 121. âyetlerinin yine Tevbe
sûresinin 122. âyet-i kerimesiyle neshcdilidği görüşünde olduğu ifade
edilmektedir.
Beyzavî tefsirinde ise,
bu mevzuda şu görüşlere yer veriliyor: Katâde'yc göre; "Ne Medine
halkının, ne de onların çevresinde bulunan bedevilerin, Allah'ın Rasûlünden
geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarının kaygısına düşmeleri
onlara yakışmaz..."[Tevbe 120] âyet-i kerimesi Hz. Peygambere ait özel
bir hüküm ifade etmektedir. Binaenaleyh Hz. Peygamber harbe çıktığı zaman özür
sahiplerinin dışında hiçbir kimsenin bu savaştan geri kalması caiz değildir.
Hz. Peygamberden sonra işbaşına gelen devlet idarecilerinin harbe katılmaları
halinde ise, savaşa katılmalarına ihtiyaç duyulmayan kimselerin bu harbe
katılmaları mecburiyeti yoktur.
el-Velid b. Müslim'in rivayetine
göre el-Evzaî ile İbnu'I-Mubârek ve Said b. Abdilaziz bu âyetin hükmünün,
Rasûl-i Ekrem'in hayatında olduğu gibi kıyamete kadar da geçerli olduğu
görüşünü savunurlarken, İbn Zeyd bu âyetin hükmünün fslamin ilk devirlerinde
müslümanların sayılarının az olduğu günler için geçerli olduğunu,
müslümanların sayısının çoğalmasıyla Allah Teâlâ hazretlerinin bu âyetin
hükmünü; "Bütün insanların toptan sefere çıkmaları doğru
değildir..."[Tevbe 122.] âyet-f kerimesiyle neshet-tiğini iddia etmiştir.
Aslında Tevbe suresinin
122. âyetiyle 39. 120. ve 121. ayetleri arasında herhangi bir çelişki olmadığı
için 122. âyetin diğerlerini neshetmesi düşünülemez. Çünkü 122. âyetin hükmü
geneldir. Diğer âyetler ise Hz. Peygamberle harbe çıkmak istemeyen belli bir
cemaatle ilgilidir.
İmam Taberî de şu
sözleriyle bu gerçeği dile getirmektedir: "Eğer topluca (savaşa)
çıkmazsamz (Allah) size acı (bir şekilde) azabeder..."[Tevbe 39.] âyet-i
kerimesindeki tehdid, Rasûl-i Ekrem kendilerini savaşa çağırdığı halde bu emre
uymayan'kimselere ait özel bir tehdiddir." Aynı şekilde Hafız İbn Hacer de
bu âyetin Tevbe suresinin 122. âyetiyle neshedildiği iddiaısı-m reddederek
"Bu âyet mensuh değildir. Fakat tahsis edilmiştir" demektedir. Hafız
Münzirî de Hz. İbn Abbas tarafından neshedildiği iddia eden Tevbe suresinin 39.
120. ve 121. âyetlerinin aslında muhkem olduklarını ve dolayısıyla
neshedilmelerinden bahsedilemeyeceğini ifâde etmiştir.